Dört Günlük Çalışma Haftası (Kısa Çalışma)

0
Reading Time: 4 minutes

Pandeminin getirdiği değişiklikler ve yapay zekâ; otomasyon ve dijital teknolojilerin dördüncü sanayi devrimine geçişte, yarının iş ortamını hazırlamak için fırsat olabilir. Erken bir uyum sürecine girerek pazar lideri olmak, yenilikçi, ileri görüşlü bir işletme haline gelmek mümkün olabilir.

Önümüzdeki günlerde Oxford, Boston ve Cambridge üniversitelerindeki araştırmacıları, 4 Day Week Global (Küresel Haftada 4 Gün) adı verilen bir projeye başlayacaktır. Bu pilot uygulama ile çalışanların maaşları sabit kalarak haftalık çalışma süresini bir gün azaltmak hedeflenmektedir. Bu şekilde ‘yeni bir çalışma’ tarzı ortaya koyarak iş verimliliği, çalışanların zihinsel ve fiziksel sağlığı gibi temel alanlarda daha sürdürülebilir bir çalışma şekli hedeflenmektedir. Aynı zamanda bu değişikliğin üretkenliği %100 oranında artırması beklenmektedir.

Dört günlük bir çalışma haftasını benimsemek, daha uzun süre yerine daha akıllıca ve etkili çalışmaya ve çalışanların refahına ve iyilik haline yatırım yapmaya odaklanan bir iş geliştirme stratejisi olarak görülmektedir1.

Cambridge Üniversitesi Sosyal Bilimler Profesörü Brendan Burchell’in bu konu ile ilgili yaptığı açıklama, “Çalışan gün sayısının azalması araştırması hem çalışanların yaşam kalitesini yükseltmek hem de çevre üzerindeki etkilerinin tam olarak anlaşılmasını sağlayacaktır. Bu konuda somut verilerin ortaya çıkmasının halk desteğinin artmasına katkı sağlayacağı öngörülmektedir2.

İngiltere’de yürütülecek olan bu proje aynı zamanda daha önce bu konuda çalışmalar yapmış olan İspanya, Yeni Zelanda, Japonya, İskoçya, İrlanda, İzlanda gibi ülkelerin sonuçlarıyla karşılaştırılacaktır. Bu ülkelerde işletmelerin %63’ü, 4 günlük bir çalışma haftası ile genç yetenekleri kendilerini çekmeyi ve elde tutmayı daha kolay olduğunu bildirmiştir. Ayrıca haftada 4 gün çalışanların %78’inin daha mutlu ve daha az stresli olduğu bildirilmiştir. PG Engagement ile yürütülen araştırmada, toplam 8 hafta süren 4 günlük iş haftaları boyunca, bağlılık düzeylerinin yüzde 30 ila 40 arasında arttığı, iş-yaşam dengesi ölçümlerinin yüzde 44 geliştiği bildirilmiştir.

Dört günlük çalışma haftasının en güçlü destekleyicilerinden biri Yeni Zelanda’dır.  Başbakan Jacinda Ardern, şirketleri bu uygulama için teşvik etmiştir. Uygulama kararının kurumlara ait olduğunu belirterek ‘’Bunun ülkenin her yerinde turizme katkı yapacağını, bu yüzden işyerinde fayda sağlayıp sağlamayacağını düşünmeye değer olduğunu’’ söylemiştir. Bu çalışma düzenine veri sağlamak amacıyla Auckland Üniversitesi’nden Haar, ayrıntılı bir çalışma yapmış ve sonuçlarını yayınlamıştır1.

Japon hükümeti tarafından desteklenen haftada 4 günlük çalışma düzeninin esas amaçları olarak, bireylerin iş-hayat dengesini iyileştirmeyi ve aileyle birlikte geçirilen zamanı artırmayı hedeflemekte ve ayrıca çalışanların sosyal becerini geliştirmeleri beklenmektedir.

İrlanda, çalışma süresinin azaltılmasının üretkenlik, insani refah ve çevresel sürdürülebilirlik üzerindeki etkilerini daha iyi anlamayı hedeflediğini açıklamıştır.

Zengin ülkeler arasında daha kısa çalışma saatleri ile artan üretkenlik arasında güçlü bir ilişki bulunmuştur. Bu ilişkiye genel teknolojik ve endüstriyel gelişme, yatırım, eşitlik, mevcut yarı zamanlı çalışma vb. gibi çeşitli faktörler aracılık ettiği düşünülmüştür. Saat ücretinin daha yüksek olduğu ülkelerde genellikle daha az çalışma saatleri vardır. Ayrıca, daha fazla üretkenlik genellikle daha kısa çalışma saatleriyle ilişkili olmakla kalmamış, aynı zamanda üretkenlik arttıkça zamanla çalışma saatlerinde de azalma görülmüştür.

İzlanda uygulaması

İzlanda dört gün çalışma uygulaması konusunda en somut bilimsel kanıtlar sunan ülke olmuştur. Araştırma verilerine geçmeden önce İzlanda konusunda kısa bir hatırlatma yapmak yararlı olacaktır. İzlanda 102,7 bin km2 (Trakya’nın dört katından biraz büyük), 356 bin nüfusa sahip, büyük bölümü buzlarla kaplı ve volkanik bir ülkedir. İzlanda’da 18-64 yaş arasındaki nüfusun yüzde 87 si iş hayatına katılmakta, yüzde 77 hizmet endüstrisinde çalışmakta, işsizlik yüzde 3.4 oranında ve yıllık kişi başı gelir 50 bin dolardır. Araştırma 125 bin nüfusa sahip başkent Reykjavik’te yapılmıştır.

2015 yılında iki iş yerinde birkaç düzine çalışan ile başlayan ve 40 saatlik çalışma haftasını 35 saate indiren uygulama, 2019 yılında 2500 çalışana çıkmıştır. 2021 Yılında İzlanda iş gücünün yüzde 86’sı 4 günlük kısa çalışma katılır duruma gelmiştir.

Heraldsoon ve Kellam tarafından yürütülen araştırma sonuçlarına göre algılanan örgütsel destekte yükselme görülmüştür. Çalışan memnuniyeti, bağlılık, performans ve çalışanı elde tutma faktörlerinin hepsinde artış saptanmış ve iş yerindeki güven ortamı gelişmiştir.

Ekip çalışması incelendiğinde, ekip içinde umut, olumlu tutum, yılmazlık ve özyeterlilikle şekillenen psikolojik sermaye güçlenmiş, ekip uyumu performans, iş sonuçları, bağlılık ve iş doyumu açısından gelişme saptanmıştır. Doğal olarak iş yaşam dengesinde büyük gelişme sağlanmış, ekip çalışmalarında yaratıcılık artmış, kurumdaşlık duygusu gelişmiştir.

Bütün bunların sonucu olarak yaşam memnuniyeti, sağlık, boş zaman memnuniyeti, toplulukla gönüllü etkinliklere katılma olarak nitelendirilecek refah düzeyinde yükselme, iş stresinde azalma görülmüştür3.

Etkili olduğu alanlar

Verimlilik: Dört günlük çalışma haftasının, dünyanın her yerindeki işletmelerde ve farklı endüstrilerde artan üretkenlik sağladığı bildirilmiştir. Örneğin Microsoft Japonya’nın 2019 dört günlük haftalık denemesi, verimlilikte yüzde 39’luk bir artış sağlamıştır.

Refah: Proje, fiziksel ve zihinsel sağlığı iyileştirirken tükenmişlik, stres, hastalık izni ve devamsızlık düzeylerini azaltarak çalışanların iş-yaşam dengesini iyileştirir ve günlük yaşamlarında dönüşümsel faydalar sağlamıştır. Dört günlük çalışma haftasının daha yüksek iş tatmini ve marka sadakati ile daha mutlu çalışanlarla sonuçlandığı gösterilmiştir.

Bağlılık: Ofiste veya masada harcanan zamandan ziyade, kurumsal önceliklere ve kilit hedeflere ulaşmaya odaklanan daha enerjik, verimli, güçlendirilmiş ve motive edilmiş bir iş gücü yaratılmaktadır.

Sürdürülebilirlik: İşe gidip gelme ve enerji kullanımını azaltarak karbon ayak izini azaltmak ve çalışanlar için daha sürdürülebilir yaşam tarzı değişiklikleri sağlamak mümkün olabilecektir.

Cinsiyet eşitliği: Dört gün çalışma uygulaması, kadınların üst düzey pozisyonlara gelmesinin önündeki engelleri azaltmak açısından bir imkân sağlayacak, ayrıca aileler üzerinde çocuk bakım maliyetlerini azaltacaktır.

Görüldüğü gibi araştırmalar bilimsel ölçütler açısından yadsınamayacak şekilde hem üretkenliğin hem de refahın arttığını ortaya koymuştur. Çalışanlar stres seviyeleri azaldığı için iş-hayat dengesini kurmakta daha başarılı olmuş, bunun yanı sıra tükenmişlik hissiyatı ve stres kaynaklı sağlık sorunlarında iyileşme görülmüştür. Ayrıca çalışma saatlerinin azaltılmasının ekonomideki tüm sektörlerde verimliliği koruduğu veya artırdığı gösterilmiştir. Bu madalyonun parlak yönüdür. Ancak gözlem altında olanın gözlendiğini bilmesi doğal davranışı etkiler.  Büyük anlayış değişikliğine neden olacak bir projenin parçası olmak insanların davranışlarını değiştirir.

Sonuç

Bundan yaklaşık yüz yıl önce Western Electric Şirketinde yapılan, aydınlatmanın çalışan performansı üzerindeki etkisi araştırması bu konuda fikir verebilir. Bu araştırmada çalışma ortamının aydınlatılmasında yapılan değişiklik, aydınlatmanın artırılması veya azaltılmasından bağımsız olarak çalışanların performansını olumlu yönde etkilemişti. “Hawthorne etkisi” olarak bilinen bu durumun çalışma süresi üzerinde yapılacak değişiklik konusunda da geçerli olması kuvvetle mümkündür.

Temel sorun çalışma süresi ile ilgili değil, çalışan performansının ölçülmesiyle ilgilidir. Bu nedenle çalışma programını çalışılan saatlere dayalı ölçümden, sonuçlara dayalı ölçüme doğru kaydırmak gerekir. Pandemi nedeniyle uzaktan çalışmaya geçen işyerlerinde gördüğü gibi bu oldukça zordur. Ancak birçok kurum bu konuda önemli ölçüde gelişme sağlamıştır. Bu konuda geri adım atılması büyük sorunlara neden olacağı için, böyle bir uygulamaya başlarken çok dikkatli olmak gerekir. Ülkemiz açısından bu uygulamayı yaygınlaşmasını düşünmek, birçok nedenle şimdilik gerçekçi bir hedef olmaktan uzaktır.

Kaynaklar

  1. https://www.4dayweek.com/why-pilot
  2. https://www.independent.co.uk/life-style/health-and-families
  3. Haraldsson, G.D., Kellam, J. (2021). Going Public: Iceland’s journey to a shorter working week. Autonomy.

*Bu yazı Sayın Acar Baltaş tarafından yazılarak kendi ismini taşıyan blog sitesinde yayınlanmıştır.

About The Author

Bir yanıt yazın

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.