Site icon Major Scope

Olgunlaşma Yolunda Küçük Adımlar…

Reading Time: 12 minutes

   
Işığa yürüyüş…

Hayat, doğum ile ölüm arasındaki bir sokaktır. Bu sokak yürümek için trafik kurallarını, yol ve yöntem, yolun adabını bilmek bizleri başarılı kılacaktır. İnsan, bu yolculuk esnasında kendi iç ve dış âlemini bulduğundan daha güzel kılmaya çalışmalıdır. İnsanın temel görevlerinden biriside önce kendini, gönlünü, bulunduğu mekanı, ülkeyi ve dünyayı güzelleştirmektir.

 

Üstad Cemil Meriç bakın ne güzel tanımlamış ve anlamlandırmış olgunlaşmayı “Olgunlaşmak; kalbin daha hassas, kanın daha sıcak, zekânın daha işlek, ruhun daha huzurlu olması demektir.”

 

Olgun ve kâmil bir insan olma serüveninde, yolculuğunda göz önünde bulunduracağımız hususlar vardır. Hepimizin hayatın birer acemisi olarak büyüklerimizin, başkalarının bulduğu, deneyimlediği bu yönetmeleri hayatımıza taşımalı, onları sindirmeli, içselleştirmeli ve hayatımızın bir parçası haline getirmeliyiz. Bu hususlar bizim huzurumuz, fiziki ve ruhsal sağlığımız, psikolojimiz, heyecanımız, geleceğimiz, dünyamız ve ukbamız açısından önemli olup, hepsinin olumlu gelişimine katkıları olacaktır. Temel görevlerimizin yanında aşağıdaki hususları hatırlamakta, hayatımıza katmakta, öğrenip, yaşamakta ve anlatmakta büyük faydalar elde edilecektir. Hayata, olaylara, insanlara, eşyaya, çevreye bakış açımız, yorumumuz, yüklediğimiz anlamımız değişecek rahatlayacak ve büyük bir kainatın parçası olarak ondaki ritme dahil olacağız. Aynen nehrin denizde ulaştığı birliğe, büyüklüğe, bütünlüğe ulaşmış olacağız inşallah. İnsan aslında her an daha doğruya, daha güzele doğru bir yürüyüş halinde olmalıdır. Her an taze ve canlı olmalıdır. Aynen kâinattaki gibi değişim, dönüşüm ve gelişim içinde olmalıdır. Güzel insanlardan, doğadan, çiçekten, böcekten, tavuktan, biyografilerden, başarılı insanlardan, başarı öykülerinden ilham almalıyız. Çınar ağacı gibi temiz kaynaklardan beslenmeliyiz ki, dayanıklılığımız, ömrümüz uzun olsun.

Her birimiz kendi kişiliğimizde, toplumdaki ilişkilerimizde insana yakışanı yaşamayı hedeflemeliyiz. İnsanlar içinde insanca yaşamak erdemine ulaşmalıyız.

Birer birer çıkacağız basamakları. Çok büyük sıçramaları hedeflemeye de gerek yok. Adım adım, basamak basamak çıkabiliriz bu mesafeyi. Pozitif yönlerimizi geliştirdikçe, negatif yönlerimiz aslında birer birer kaybolacaktır.

Işık yolcusunun hayatında aydınlanma arttıkça yol aydınlanacak, karanlıklar kendiliğinden silinip gidecektir.

Hepimiz kendi hayatımıza sahip çıkmalıyız. Şikâyet etmek yerine hayatımızı iyileştirmek için bir şey yapmalıyız.

 

Küçük adımlarla da istikrarlı bir şekilde yürüyeceğiz yükseleceğiz.

Küçük adımların bileşkesi büyük olur. Küçük adımlarla büyük sonuçlara varılabilir.

Her uzun yürüyüş bir adımla başlar.

Biz süreçten sorumluyuz. Hiçbir şey iyileştirilemeyecek kadar mükemmel değildir. Tabii ki, her şeyde olduğu gibi sonuç Yüce Yaratıcımıza(cc) aittir. Mevlam görelim neyler, neylerse güzel eyler. Allah’ü Teala hak edeni görür.

Kapta ne varsa dışarı o sızar. Kaba güzel şeyler koymalıyız.

Beynimizi olumlu programlamalıyız. Olumsuz, kötü şeylerle kirletmemeliyiz.

Aşağıdaki maddelere pek çok ilaveler yapılabilir. Bazısı uymayabilir de. Ancak iyi niyetle iyileşme yoluna çıktığımızda, sinerji oluşacak, 1+1 iki değil 11 edebilecektir. Gün bugün. Bu gün bundan sonraki hayatımızın ilk günü. Yapabileceklerimizden, sindirebileceklerimizden “Vira Bismillah” diyerek yelkenlerimizi açalım, bakalım Mevlam neyleyecek. Göreceğiz ki, Mevla’mız neylerse güzel eyleyecek.

Yolunuz açık, geleceğiniz aydınlık ve ışığınız bol olsun. Su gibi duru, su gibi coşkulu ve su gibi aziz olunuz.

Hikaye: Hep hikmetli konuşan Lokman Hekim’in derisi siyah, dudakları kalınmış. Değerli sözlerini duyarak haranı olan biri bir gün bakmış ki hayalinde büyüttüğü Lokman, Siyah yüzlü, kalın dudaklı biri. Şaşkınlıkla yüzüne bakarken Lokman Hekim, adamın içinden geçenleri sezmiş olacak ki şöyle çıkışmış: Buyur, neden öyle şaşkın bakıyorsun? Boyayı mı beğenmedin, yoksa boyacıyı mı? Bak, demiş, benim ne yüzümün siyahlığında, nede dudaklarımın kalınlığında bir tesirim varır. Onları yaratan öyle yaratmış, öylesine uygun görmüş. Benim tercihim değil. Evet insanın yüz güzelliği yahut da çirkinliğiyle kendilerine bir pay çıkarmaları son derece yanlıştır. Ne güzellikte bir etkisi vardır, ne de çirkinlikte. Her ikisini de yaratan ve layık gören Allah-ü Azimüşandır. İnsan kendi iradesiyle kazandığından, yapabileceklerinden sorumludur.

 

Ruh ve sevgi ekmeği baklavaya dönüştüren şerbet gibidir.  Nasılki baklavanın şerbeti olmadğı takdirde ekmekten bir fakı yok ise hayatta sevgisiz, ruhsuz olduğunda mekanik, soğuk, sert, esnek olmayan, hoşgörüsüz bir yapı kazanır. Baklava 30 Tl. ise 1 Tl. mesabesine düşer.

RECEP ALİ TOPÇU – Adell Armatür Ve Vana Fabrikaları A.Ş. |  YKB

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

Exit mobile version