Nasıl Düşünebildiğimizi Hiç Düşündünüzmü?

0
Reading Time: 4 minutes

Kurmak istediğim topluluğun ismini düşünürken, bu ismin en karmaşık ve mucizevi organımız olan beynimiz ile alakalı olmasını istiyordum. Günlerce düşündüm, düşündüm ve düşündüm. Sonra bir an durdum yine düşündüm, kaç gündür ne yapıyorum ben? Düşünüyorum! Düşünmek, insanları da düşünmeye itmek için yayının isminin “Düşünen Beyinler” olmasına karar verdim. Anlamlı ya da anlamsız, ne olursa olsun herkes bir şekilde düşünebiliyor. “Şu an hiçbir şey düşünmüyorum.” diyen bir insan bile, hiçbir şey düşünmediğini düşünmüş oluyor. Yani hiçbir şey düşünmemek bilimsel olarak da mümkün değil. Yine de önemli olan, düşünmeye değer şeyler düşünebilmek.

Ben düşünmenin büyüsüne bu kadar kapılmışken, işin fizyolojik kısmına hakim olmamam mümkün değildi. Gördüğümüz Anatomi-Fizyoloji derslerinde öğrendik ama bana hiçbir zaman yeterli gelmedi. Daha çok öğrenmeliydim, bu sonsuz dünyaya bir adım daha yaklaşmalıydım. Günler süren düşünmenin ve detaylı araştırmalarımın sonucu olarak bu yazımı sizlerle paylaşmanın mutluluğunu yaşıyorum.

Düşünmek; düşüncelerini yazıya döküp, diğer beyinlerde yeni nöron bağlantıları oluşturmak ve sonucunda bir düşünme eylemi sağlamak! Bundan daha değerli ne olabilir ki?


Düşünme Nedir?

Düşünme, sistematik ya da rastlantısal olarak düşünce üretimiyle sonuçlanan zihinsel bir süreçtir. Düşünme sırasında insan beyninin değişik bölgelerinde meydana gelen değişikliklerin tıbbi cihazlar yardımıyla gözlenmesine ve beynin anatomik yapısının ayrıntılarıyla bilinmesine karşın, düşünmenin fizyolojik bir süreç olarak ayrıntılı ve net bir betimlemesini yapmak henüz mümkün olmamıştır. Psikolojik açıdan düşünme; daha çok algı ve anlama gücüyle ilintilendirilmekte, problem çözme ve karar verme bağlamında ele alınmaktadır. Düşünme, her türden akıl yürütmenin yanısıra, sezme veya hayal kurma şeklinde de belirtilebilir.

Düşünme eylemini sınıflandırmamız mümkün:

  • Mantıklı düşünme-mantıksız düşünme.
  • Somut düşünme-soyut düşünme.
  • Tümdengelimsel düşünme-tümevarımsal düşünme.
  • Bilinçli düşünme-bilinçsiz düşünme.
  • Bilme-inanma.
  • Gerçekçi düşünme-gerçekdışı düşünme-gerçeküstü düşünme.
  • Mutlakçı düşünme-bulanık düşünme.
  • Dikey (sistematik ya da programlı) düşünme-yanal (rastlantısal) düşünme.

Beynimiz Nasıl Düşünüyor?

Cerebrum & Neurons — University of California | GIPHY

Beynimiz o kadar muazzam bir organ ki, müthiş bir denge ve çalışma prensibine sahip. Tüm düşüncelerimizin oluştuğu yer; benlik duygusunun farkında olunmasını sağlayan, insanı insan yapan, beynin en büyük bölümünü oluşturan ve aynı zamanda tüm parçalarını sarmalayan yapı serebrumdur(telensefelon).

Bizi biz yapan bu sistemin temel yapı taşı, nöron ismi verilen beynin ana sinir hücreleridir ve bu yapılar embriyonik gelişimin 7. haftasında oluşmaya başlarlar. Hatta o kadar hızlı bir oluşum söz konusudur ki, saniyede yaklaşık 5000 nöron üretiminden bahsedilebilir. Algı, zekâ, akıl, mantık, düşünce gibi bilişsel fonksiyonların hepsi nöral aktivitenin sağladığı fonksiyonlardır ve nöronlar birbirleriyle elektro-kimyasal bir işlemle haberleşerek yeni bağlantılar oluştururlar. Tüm duygular, düşünceler, eylemler kısacası tüm aktivitelerimiz bir nörondan diğerine iletilen elektro-kimyasal sinyallerle meydana gelir. Yetişkin bir insan beyninde ortalama 100 milyar adet nöron bulunur.

Nöron | Wikipedia

Her nöron; dendrit adı verilen uyarıcı sinyallerin alındığı bir giriş bölgesi ile, uyarıları hücre gövdesinden alıp diğer hücrelere ileten çıkış bölgesi yani akson yapılarından oluşuyor. Nöronların temel görevi, beynin verdiği kararlara uygun biyo-elektrik sinyalleri dağıtmaktır. Uyarılan nöronlar şimşek çakması gibi bir hızla diğer nöronları uyararak karmaşık bir nöron ağı oluştururlar. Her nöronun akson ucu, elektrik kablolarındaki gibi miyelin kılıf adı verilen özel bir doku ile sarılarak izole edilmiş haldedir. Bu doku enerjinin iletim hızını arttırarak, düşünme ve öğrenme becerilerini geliştirir.

Yeni bir şey öğrendiğimizde ve aslında bir şeylere “kafa yorduğumuzda” nöronlar arasında yeni bağlantılar oluşturmuş oluruz. Bu düşünsel olaylar sonucunda karmaşık nöron ağları oluşur. Bu bağlantılar arasındaki boşluğa ise sinaps adı verilir. Her nöron, ortalama olarak 1000 sinaps (sinir bağlantısı) oluşturur. Sinapsların sayısı ne kadar fazlaysa, verilerin işlenebilirliği o kadar fazla diyebiliriz. Beynimize saniyede yaklaşık 400 milyar bit bilgi girer; ne kadar çok sinaps, o kadar çok bilgi işlemek ve bu girdileri verimli bir şekilde değerlendirebilmek demektir. Ortalama bir beyin bu verilerin 2000 bit kadarını işleyebilir ve bilinçli zihin 5–9 bitlik bilgiyi ayırt edebilir. Bu duruma 7 ± 2 dikkat aralığı adı verilir ve dikkatimizi aynı anda birden fazla olaya vermeye çalıştığımızda aklımızın karışması bu yüzdendir. Bilişsel fonksiyonların karşılaştırılması aşamasında ise beynin büyüklüğü yani nöron sayısı değil, sinaps sayısı önemli kıstastır. Yani sinaps sayısı ile zekâ seviyeniz doğru orantılı diyebiliriz. Nöron sayısı azalmaz ama sinaps sayısı azalabilir. Zaman içinde aktif etmediğiniz verileri artık hatırlayamadığınızı görürsünüz. Beynimizde 100 milyar nöron olduğuna göre, toplamda 100.000.000.000.000 (100 trilyon) adet sinaps bulunur! Etkileyici, değil mi?

Düşünme aşamasında beyinde ne gibi değişiklikler oluyor?

Sinir sistemimizin nasıl çalıştığından bahsettiğimize göre gelelim şimdi düşünme işlemimize. Düşünme yeteneğimiz o kadar güçlü ki; yaşamadığı bir deneyimi hayal eden bir kişiyle, bu deneyimi yaşayan bir kişi karşılaştırıldığında, ikisinin de beyinlerindeki nöron ağının birbiriyle aynı olduğu anlaşıldı.

Resting vs active states from PET

Soldaki PET (Pozitron Emisyon Tomografisi) görüntüsünden de anlayacağımız üzere, düşünürken beyin aktivitesinin en yüksek seviyede olduğunu görebiliyoruz. Herhangi bir şeyi düşünürken, inaktif nöron bağlantılarını aktif hale getirmiş oluyoruz. Bir şeyi çok düşündüğümüzde beynimiz her zamankinden daha fazla enerji kullanır.

Düşünce adını verdiğimiz kavramı, beyindeki hücrelere ulaşan elektro-kimyasal sinyallere verilen biyo-kimyasal tepkilerin tümü olarak açıklayabilmemiz mümkün. Yani düşündüğünüz şey, tamamen bunun için özelleşen hücrelerin meydana getirdiği beyinsel tepkimelerden oluşuyor. Beynimizde her gün ortalama 50.000–70.000 düşünce oluşur. Herhangi bir konu hakkında ne kadar çok düşünürsek, o konuyla alakalı özel nöron ağları güçleniyor ve her seferinde harcanan enerji daha da azalmış oluyor.

Sagittal kesit Beyin MRG (Manyetik Rezonans) Görüntüsü | GIPHY

“Düşünme yeteneğimizi” sizler için çok fazla bilimsel ayrıntıya girmeden, açıklamaya çalıştım. Bu satırları okurken beyninizdeki inaktif bağlantıları aktive ettik ve yeni nöral bağlantılar da kurmuş olduk. Mükemmel bir his!

Düşünmek; bizi biz yapan, var oluşumuzun en yegane olayı. Sahip olduğumuz en karmaşık ama aynı zamanda en mucizevi organımız beynimiz.

Onu neden kullanmayalım?


Düşünmekten, sorgulamaktan, fikir yürütmekten ve her konu hakkında kafa yormaktan çekinmeyin. İşleyen demir ışıldar(pas tutmaz) ve insan; düşündüğü, düşünebildiği sürece var.

Sinapsınız bol olsun!

[1]https://medium.com/dusunenbeyinler/nas%C4%B1l-d%C3%BC%C5%9F%C3%BCnebildi%C4%9Finizi-hi%C3%A7-d%C3%BC%C5%9F%C3%BCnd%C3%BCn%C3%BCz-m%C3%BC-56585737b61b

About The Author

References

References
1 https://medium.com/dusunenbeyinler/nas%C4%B1l-d%C3%BC%C5%9F%C3%BCnebildi%C4%9Finizi-hi%C3%A7-d%C3%BC%C5%9F%C3%BCnd%C3%BCn%C3%BCz-m%C3%BC-56585737b61b

Bir yanıt yazın

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.