GELECEK KAYGISI – Gerçek mi? Sanal mı?

0
Reading Time: 3 minutes

AN’ı ve BUGÜN’ü yaşamak en iyi İLAÇ mı? Bence EVET, ya sizce?

Aslında resmi sözlük tanımlarına göre, gelecek kaygısı, özellikle genç nüfus üzerinde büyük bir baskı ve stres yaratan bir durumlar bütünüdür. Gençlerin ileride nasıl bir işte çalışacaklarını, işlerinde, yaşamlarında mutlu olup olmayacaklarını, ülkenin genel ekonomik durumunun ve bireysel ekonomik durumlarının nasıl olacağı ve bunlar gibi binlerce soru nedeniyle sürekli bir sorgula halinin yarattığı olumsuz duygu durumudur kaygı…

Gelecek kaygısını ilk olarak ergenlik çağlarında geleceği ile ilgili endişe ve sorgulamalar ile başlar. Lise son sınıfta ve daha sonra üniversite son sınıfta mezuniyete yakın daha yoğun hisseder. Mutlu olabileceği yeterli maaş alabileceği bir işi bulduktan sonra bu kaygı bitmez. Bu sefer çalıştığı işyerinde emeklerinin karşılığını alabilme, patron tarafından takdir edilip terfi edilebilme kaygısı başlar. Hatta takdir edilemediğini hissettiği durumlarda ise iş yerinden atılabilme veya bazen iş yerinin kapanması kaygı ve korkusunu da yaşayabilir. Tabi tüm bunları kişinin yaşadığı ülkenin ekonomik şartları ve tabi en önemlisi ailenin kendisinden beklentileri de tetikleyebilir.

Gelecek kaygısı her ne kadar sadece gençlerin bir sorunu olarak tanımlansa da aslında yaş ilerledikçe gelecek kaygısının şiddeti artar aslında.  Yani yaş ilerledikçe yaşam sorumlulukları arttıkça,  “yaşamda geri kalan süremiz azaldıkça” kaygımız artar.  Evlilik, çocuklar, hastalıklar, yakınlarımızın hastalıkları aslında tüm yaşamın barındırdığı her türlü gerçeklik “GELECEK kaygısı, korkusu” duygularını tetikleyebilecek güçtedir.

Bununla başa çıkabilmenin ve her türlü güçlüğe rağmen bunların içinden geçebilip GELECEĞE UMUT ile bakabilmenin yolu “Rahatlık” ve “Güven” becerisi kazanmaktır. Gelecek kaygısını “rahatlığa” dönüştürebilmek çok genç iken kazanmamız gereken bir beceridir aslında. Rahat, güvenli ve kaygısını yönetebilen gençler en üretken ve yaratıcı toplumları oluştururlar. Ülkemize baktığımızda bir SINAV toplumu olduğumuzdan, öğrencilerimiz, velileri ciddi stres altındalar. Ve bu stresin en büyük kaynağı, gelecekle ilgili duydukları korku ve buna bağlı güven ve cesaret duygusu eksikliği.

Aslında hayatta hepmizin bir kaygısı var. Aslında DEĞİŞİM korkusu tüm bunların altında yatan ve BİLİNMEYEN korkusu. Yeni’ye ve keşfedilmemiş, tecrübe edilmemiş olana duyulan korku ve kendişe. Yeni’den, değişiklik yapmaktan korkuyoruz.

Gelecek korkumuz arttıkça ANI YAŞAMAK ve An’dan keyif almak zorlaşıyor. Zihnimiz sürekli geçmiş veya gelecekte dolanıyor. Mutluluğu bu anda aramak yerine geçmiş veya gelecekte arıyor ve beklentiye giriyoruz. Beklenti de Mutsuzluk, yaratıyor.  Depresyonun altındaki en önemli sebeplerden birisi zihnin geçmişte ve gelecekte yaşaması ve mutluluğu “koşullaması”. Yani gelecekte mutlu olmak yerine An’da huzurlu olmayı hedeflemek depresyonu önleyici etkiye sahip. Bu yüzden an’da kalmamızı sağlayan her türlü doğal terapi tekniği üzerimizde iyileştirici güce sahip. Yani hepsi birer doğal reçete.

AN’DA BUGÜN’de YAŞAMAK…

Bunu siz değişik kişilerden, değişik şekillerde sürekli duyuyorsunuz. Bazen belki aman ne kadar klişe bir kelime diyorsunuz. Şuna emin olun ki bu yaşamda depresyonu kaygıyı endişeyi önleyici en iyi reçete bu…Geçmiş veya Geleceğe odaklanmayıp odak noktamızı tamamen şu ana getirmek.

Meditasyon, Anda kalmak (mindfulness), Yoga, bunların hepsi aslında tamamen aynı şeyi hedefliyor. Burada, bu anda, olduğumuz yerde olmak. Ne geçmişte, ne gelecekte…Gerçekte var olan tek gerçeklik olan BU AN’da…

An’da olup olmadığınızı nasıl anlayacaksanız…Korku, Kaygı, Endişe duygularının gepsi AN’da olmadığınızın belirtisidir. Çünkü bu anın içerisinde kaygı, korku, panik endişe yoktur.

Aslında kaygı en derininde geleceğe olan kaygıdır. Zihnimizin gelecekte olacak veya olamayacak bir şeye ait bir kaygı yaratmasıdır.  Gelecek kaygısı 5,10 saniye sonrası da olabilir 5,10 yıl da. Bunu hissettiğimiz her AN o AN’a dönersek kaygının yok olduğunu görürüz.

Bir Arap atasözü « Geçmişte kalan şey senden kaçmıştır, gelecekten umut ettiğin şey yoktur ama şimdi sana aittir »

Bu anda geçmişte yaşadığınız travmalar, olumsuz hatıralar, hatalar, başarısızlıklar, utanma, pişmanlık ve suçluluk duygusu yoktur.

NASIL BECERECEĞİZ AN’da KALMAYI PEKİ ?

Çok basit. Sadece ve sadece farkında olarak. Farkında olarak yaptığınız herşey direk olarak meditatif ve iyileştirici nitelik kazanır ve kaygıyı yok eder zaten. Ne yapıyorsanız yapın o anın içinde olarak o anda 5 duyu organımızı hissederek yapmak. An’da olmak, içine bulunduğumuz durumda içimizde ve dışımızda olanların farkında olmak. 5 duyumuz :

1) Dokunduğumuz şeyler 2) Aldığımız kokular 2) Duyduğumuz sesle 3) 4) Aldığımız Tatlar ve 5) Gördüklerimiz

Bitmedi… bir de benim « İÇSEL 5 duyu organımız » dediğim, elimin 5 parmağı ile saydığım ve sembolize ettiğim faktörler var ruh sağlığımıza doğrudan etki eden. Bu 5 faktörün sürekli farkında olmak ve bize iyi gelip gelmediklerine göre yaşamımızı şekillendirmek ruh sağlığımızı korumanın temel taşlarından biri bence.

1) Yediğimiz yiyecekler 2) İçinde bulunduğumuz ortam 3) İçinde bulunduğumuz ilişkiler 4) Soluduğumuz Hava-Aldığımız Nefes 5) Ruhumuzu besleyen hobiler/ritüeller

Bu İÇ ve DIŞ 5 öğenin farkında olursak AN’da oluruz…ve Gelecek Kaygısını hatta her türlü kaygıyı yeneriz….

Yazımın sonlarına gelirken beni çok etkileyen Sanskritçe bir atasözünü paylaşmak istiyorum.

« Bugün ile uğraş sadece, çünkü dün sadece bir rüyaydı, yarın ise sadece bir

vizyon. Bu yaşadığın gün her türlü rüyayı mutluluğa her türlü vizyonu ise umuda dönüştürme gücüne sahip. O yüzden, Geçmiş veya Gelecek’le uğraşmayı bırak ve sadece Bugün ile uğraş »

Benim kendi sloganım:

“İyileşmek belki zaman alır ama “İyi olmak” hemen şu AN olabilir.”

Gelecek Kaygısı’nı yenmenin en büyük ilacı “elimizdeki tek anın şu AN olduğunu fark etmektir. İster sınav anında olsun, ister çok önemli bir toplantı, ister iş görüşmesi, ilişki sınavı veya geçmek zorunda olduğumuzu hissettiğimiz başka bir sınav. Hayatın ta kendisinin “BÜYÜK bir SINAV” olduğu

Yaşadığınız her “AN” her boyutta sevgi enerjisi ile dolsun, hissettiğiniz en yüce aşk kendinize olan olsun… BUGÜN’ ününüz KEYİF ve HUZUR ile dolsun…

Geleceğe ait tüm “hayalleriniz”, “umutlarınız” Bugün’e ve AN’a olan bağlılığınızın gücü sayesinde gerçek olsun!

Renk ve Işıkla…Nur

About The Author

Bir yanıt yazın

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.