Reading Time: 4 minutes

Değişimin ivme kazanarak geliştiği bir çağda, merak ve öğrenmeye açıklık da büyük rol oynayacak. Bu özelliklere değişime uyum sağlamayı ve belirsiz ortamda akıl ve ruh sağlığını korumayı da ekleyebiliriz…

Bugün yaşayan kuşağımızın, çocuk ve belki de torunlarımızın, homo sapiensin son kuşağı olduğunu biliyoruz. Önümüzdeki bir yüzyıl içinde yaşayacak olanlarla aramızdaki fark, bugün neandertaller ve şempanzelerle aramızdaki farktan daha büyük olacak. Birçok modern düşünüre göre 21’inci yüzyılın ekonomisinin temel ürünleri silah ve makine değil, beyin ve zihin olacak. Veriye sahip olanlar insanlığı ve hayatı kontrol edecekler.

21’inci Yüzyıl Yetkinlikleri

20 yıl sonra bugün var olan iş ve mesleklerin ne kadarının varlığını sürdüreceğini ve yeni mesleklerin ve iş alanlarının neler olacağını kimse bilmiyor. Ancak herkesin hemfikir olduğu konu, bütün iş ve mesleklerin dönüşüm geçireceği… Hariri’ye göre dört temel yetkinliğe sahip olanlar bu dönüşüm sürecinde ayakta kalacaklar. Bu yetkinlikler ilişki yönetimi, iş birliği, eleştirel düşünce ve yaratıcılık. Bu özellikleri üzerinde biraz düşünürsek bunlara özyeterlilik (self efficacy) ve yılmazlığı (resilience) da ekleyebiliriz. Yılmazlık sorunla karşılaşan kişinin yeni bir yol izleyerek sorunu çözmek için girişimde bulunmasıdır. Bu çözümlerin başarıya ulaşması kişiye öz yeterlilik kazandırır. Hiç şüphesiz değişimin ivme kazanarak geliştiği bir çağda merak ve öğrenmeye açıklık da büyük rol oynayacak. Bu özelliklere mutlaka değişime uyum sağlamak ve belirsiz ortamda akıl ve ruh sağlığını korumayı da ekleyebiliriz. Dünya böyle bir rotada ilerlerken 20 yıl sonra hayatın içinde olacak ve bir bölümü de yönetim basamaklarına gelecek olan çocukları ve gençleri nasıl eğitiyoruz? Bir başka ifadeyle eğitim sistemi bir bütün olarak (eğitim hizmeti sunan okullar, eğitim yöneticileri, öğretmenler ve aileler) bu dünyaya nasıl hazırlanıyor?

İş Hayatında Başarı, Başkalarıyla Birlikte Elde Edilen Bir Sonuçtur

Zeka ile hayat başarısı arasındaki ilişkinin (korelasyon) .2 gibi çok düşük düzeyde olduğunu biliyoruz. Anne ve babamızın boyu ile kendi boyumuz arasındaki ilişkinin .7 olduğu düşünülürse zekanın ne kadar zayıf bir etkiye sahip olduğu kendiliğinden ortaya çıkar. Benzer şekilde ailelerin çocuklarının iyi bir eğitim almaları için büyük fedakarlıklar yaptıkları eğitim sürecinin de hayat başarısı üzerindeki etkisini .5- .6 düzeyinde olduğu bildiriliyor. Zeka ve akademik başarının sosyokültürel ve sosyoekonomik faktörlerle belirlenen klasik ‘hayat başarısı’ konusunda bu kadar az etkili olması çok kişiyi haklı olarak şaşırtıyor. Başarıyla zehirlenmiş ve kişinin değerinin başarısıyla ölçüldüğü bir anlayışla yetişen çocukların ve gençlerin performansı, başkalarının önüne geçmesiyle ölçülüyor. Böyle yetişen bir gencin, iş hayatında 20 yıl sonra çok gerekli olan iş birliğini göstermesini ve iyi insan ilişkileri kurmasını nasıl bekleyebiliriz? Zeka ve akademik başarının hayat başarısı üzerinde beklenenin çok altında etkili olmasının temel nedeni; her iki özelliğin de kişisel başarıyı sağlayacak nitelikler olmasıdır. Oysa iş hayatında başarı, başkalarıyla birlikte elde edilen bir sonuçtur. Bu nedenle de ilişki yönetimi ve iş birliği 21’inci yüzyıl yetkinlikleri arasında önemli bir yer tutmaktadır. Kasım 2018’de New York’da dinleme fırsatı bulduğum Daniel Goleman, her türlü işte duygusal zekanın başarıyı belirleme ölçüsünün yüzde 66, liderlik pozisyonlarında ise bu özelliğin çok daha belirleyici olduğunu ve yüzde 85 olduğunu söyledi.

Yapay Zeka Neyi Değiştirecek?

Yapay zeka (YZ) bugün yöneticilerin üzerindeki bir çok işi üstlenecek. Accenture’ın yaptığı ve Harvard Business Review’da yayınlanan bir araştırmaya göre, bir yöneticinin zamanının yüzde 54’ü idari işlerle geçiyor. Buna karşılık üst düzey bir yönetici stratejik planlamaya yüzde 10’dan, kendisine doğrudan bağlı astlarıyla birebir ilişki kurmaya yüzde 7’den az zaman ayırabiliyor. Oysa stratejik planlama ve astların bağlılığı ve adanması yönetici başarısı esas için kritik başarı faktörlerini oluşturuyor. Hızla gelişen sayıda YZ uygulamaları, iş liderinin zamanının büyük bölümünü alan düşük katma değerli ve rutin işlerden kurtaracak. Gartner’a göre YZ ve buna bağlı iş yapma biçimleri, 2021 de yaklaşık 2.9 milyar dolar iş değeri yaratma ve 6.2 milyar saatlik çalışan verimliliği doğurma potansiyeline sahip. Böylece yöneticilerin yüksek katma değer yaratan işlerde kullanmak üzere çok daha fazla zamanı olacak. Bu gelişmeye ayak uydurmayı başaran yarının yöneticileri aynı zamanda daha hızlı ve veriyle desteklenmiş stratejik kararlar alabilecekler.

Demokrasinin Geleceğini Tehdit Eden Engel

Hariri, bilgi teknolojisinin biyoteknolojiyle birleşmesinin demokrasinin geleceğini tehdit eden bir engel olabileceğini söylüyor. “Beni benden daha iyi bilen” bir algoritmanın varlığı insanların yönlendirilmelerine (manüplasyonuna) imkan verecektir. Böylece duyguları yönlendirmek mümkün olacaktır. Hariri, “Bunun sonucunda bir diktatör benim onu sevmemi ve muhalefetten nefret etmemi sağlayabilir” diyor. Bu durumda demokrasinin yaşaması zorlaşacaktır. Çünkü demokrasi ve seçimler insan mantığı üzerine değil, duygular üzerine kuruludur. Faşizm hayatı kolaylaştırır. Faşizmin ilk ölçüsü, “işime yarıyor mu?” sorusunun cevabıdır. Bunun arkasından gelen ikinci soru, “beni yüceltiyor mu?” Böylece insanı bunaltan hayatın karmaşıklığı basitleşmiş olur. Ortaya basit bir süreç çıkar. “Beni iyi hissettiriyor mu? Benim kimliğimi yüceltiyor mu?”

Bilgiyle Ne Üretildiği Önem Kazanacak

Yapay zeka konusunun öncülerinden biri olan Ray Kurzweil’i geçen yıl dinleme şansım olmuştu. Ona göre günümüzdeki teknolojik gelişmelerin düzlemseL (linear) bir gidiş yerine sıçramalı (exponantiel) bir yol izlediğini görürüz. Şimdi bir araç yardımı ile bağlandığımız bulut (cloud) teknolojisine, 20 yıl sonra gözümüze takacağımız mercek (lens), bir göz kırpma hareketi ile neokorteks kendiliğinden bağlanmak mümkün olacaktır. Böylece elektrikli arabalar gibi hem doğal hem de bulutta olan hibrit bir beyin kullanacağız. Bu durumda kimsenin yeni bir şey öğrenmesine ihtiyaç kalmayacaktır. Bu aşamadan sonra, bu bilgiyle ne üretildiği önem kazanacaktır. Hiç şüphesiz insanlar daha zeki ve esprili olacaktır. Böylece bir anlamda sentetik neokorteks gelişmiş olacak. İnsanı diğer canlılardan ayıran özellik, neokorteksi geliştirmiş olmasıdır. Müzik ve sanatı bir primata anlatmak mümkün değildir. Bunu sağlayan neokortekstir.

Önümüzde Çok Şaşırtıcı ve Dikkate Değer Bir Yüzyıl Var

Bu gelişmeler gelecekteki problemler konusunda, bugüne kadar kullandığımız düşünce sistemiyle öngörülemeyecek çözümleri de beraberinde getirecek. Örneğin, birçoklarının düşündüğü gibi fakirlik artmayacak. 150 yıl önce dünyanın %99’u fakirdi ancak gelecekte sıçramalı teknolojiyle dünyadaki fakirlik ve açlık önlenebilecektir. Dünyada bugün üretim sorunu değil, dağıtım sorunu yaşanıyor. Nüfus her yıl ikiye katlanıyor. Ancak teknoloji bir yılda iki katı gelişiyor ve fiyatı yarıya iniyor. Teknolojiyi olumlu yönde kullanmak için ahlaki sebeplerimiz var. İnsanlar biyo-teknolojiden korkuyor. Bu teknoloji tehlikeli olabilir ancak bugüne kadar biyo-teknolojinin zarar verdiği bir insan henüz yok. Diğer taraftan YZ etiği, belki de yapay zeka hakları da önem kazanacak. 2029 yılında vicdan gelişimini tamamlanmış YZ görmek mümkün olacak.

Sonuç

Dünya bir taraftan çok büyük bir değişimin içinde ilerlerken, bütün bunları 200 bin yıl önceki bir donanıma sahip beyin ile yürütüyor. Anlaşılan bir süre daha yeni yolun bir bölümünü eski ayakkabılarla yürümeye devam edeceğiz. Yapay zekanın da bir üst sürümü gelinceye kadar, bu büyük değişimi eski donanım ile sürdürmek zorunda olmak da homo sapiensin son kuşağını oluşturan 21’inci yüzyıl insanlarının mücadelesi olacak.

[1]http://www.acarbaltas.com/gelecek-geldi/

About The Author

References

References
1 http://www.acarbaltas.com/gelecek-geldi/

Bir yanıt yazın

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.