Reading Time: 6 minutes

Günümüz dünyasında gerek iş hayatında gerekse hayatın akışı içerisinde başarılı olmanın yolları aranırken kökeni çok eski olan bir kavramın, disiplin, bilinmesi ve zamanın değişimiyle ne şekilde evrildiğinin algılanması son derece önem taşımaktadır. Bu kapsamda disiplin kavramının kökenini ve insan doğasındaki yerini inceleyelim.

Disiplin nedir? Kanunlara ve kurallara uyma, görevini aldığı ve yaptığı işi nizam intizam içinde istenildiği gibi yapma Disiplin Latince; öğretmek, terbiye etmek demek olan discipulus kelimesinden gelmiştir. Önceleri öğretim ve eğitim manasındayken sonradan ilk defa Büyük Frederik tarafından ceza anlamında kullanılmıştır. Osmanlılar zamanında ise “zaptu rapt” deyimi (askeri zapt etmek, vazifeye bağlamak ve fertler arasında manevi bağ sağlamak) bugünkü disiplin manasındadır. Dilimizde cezai müeyyide olarak değil, ilk önceleri kullanılan mana esas alınarak kullanılmaktadır. Eğitimde, yapılan işte, askerlikte başarının esası disiplinli olmaya bağlıdır. Disiplin deyince akla önce ordu gelir. Disiplin ordunun ruhudur. [1]http://sosyolojisi.com/disiplin-nedir-disiplin-anlami-ve-hakkinda-bilgi/14556.html

Askeri disiplin, davranışların öngörülebilir ve beklenebilir hale gelmesini amaçlar – emirlerin yerine getirilmesi demektir- ; ama askeri disiplin aynı zamanda öngörülemeyeni, beklenmeyen davranışları da hesaba katmak zorundadır. Askeri disiplin, elemine etmeye çalıştığı şeyi, davranış ve eylemlerin rastlantısal olabilme durumunu, önlenmesi gereken bir durum olarak da kabul eder. İnsan davranışı ve eylemleri, tepeden tırnağa belirlenebilir olsaydı, itaat üretimine gerek duyulmazdı; ama öte yandan belirlenmeye elverişli olmasaydı, ne davranış olurdu, ne de disiplin diye birşey. Disipline etme talebi, hiçbir zaman gerçekleştirme imkanı bulamayacağı daima bir topyekun düzen ütopyasını içerir. bu nedenle disipline etme eylemi kendini düzensizlik tehdidi ve tehlikesine sürekli karşı koyma eylemi olarak gerçekleştirmektedir.

Orduları öteki disiplin kurumlarından ayırt edici özellik, kişiyi, toplumsal işlevini öldürme ve ölmeye hazır olma şartlarını içermesidir. geçirdiği bütün tarihsel dönüşümlere rağmen, askeri disiplinin sürekli ve kalıcı olmasını sağlayan özellik budur.

Askeri davranış ve eylem biçimi iki uğrağın bileşiminden oluşmaktadır. Savaş, Clausewits’in deyimiyle “genişletilmiş bir ikili mücadele” ve etkin bir şiddet uygulamasıdır (killing people and destroying things/ insanları öldürmek ve nesneleri imha etmek). Bu iki uğrak kopmaz bir bütünlük oluşturmakla birlikte, her zaman aynı öneme sahip değillerdir. İtaat üretimi her iki beceriyi de kazandırmalıdır; ancak, bu her bir uğrak farklı bir itaat tipini içerir: Savaşmayı hedef alan disiplin “sıcak”tır ve bu disiplin şekli duygu durumları, heyecanları harekete geçirmekte, bunların önündeki sınırı kaldırmakta ve bunları körüklemektedir. Etkin şiddet kullanımını hedefleyen itaat tipi ise “soğuk”tur, ani duygu durumlarını, heyecanları denetler, düzene sokar ve dizginler. Soğuk ile sıcak arasındaki ilişki değişkendir ve askerleri disipline etme tarihi, daha çok “sıcak” ile daha çok “soğuk” olan evrelerin yer değiştirmesi olarak yazılabilir.

Askeri disiplin güvenilir bedenler ve itaatkar, sadık bir “ruh” üretir; askerleri teknik savaş aygıtı ile kaynaştırır. Daimi orduların ilk dönemlerinde bedensel şartlandırma ve bedenin ıslahı, disipline etme çabalarının merkezinde duruyorken, on dokuzuncu yüzyılda ideolojik seferberlik tertipleştirme ön plana çıkmıştır. Yirminci yüzyılın sanayileşmiş savaş ortamında ise, geleneksel sıkı talim pratiklerinden ve “manevi, ruhsal donanım” sağlama önlemlerinden tamamen vazgeçilmeksizin, teknik en yüksek düzeydeki disiplin mercii konumuna gelmiştir. Yaşanan değişme ve işlev kaymaları, itaat üretiminin tek tek askerlerce içselleştirilip kendiliğinden gerçekleşmesine ve somut teknik nesnelerle ilişkiyi düzenlemesine yol açıştır.Eskiden sıkı bir talim altında bulunan paralı askerlere uygulanan disiplin, bu disiplini denetleyen ve cezai yaptırımlara başvuran subayların varlığı sayesinde sağlanabiliyordu. Vatansever ideolojik şartlandırma ” içten gelen kanaat ve inanca dayalı bir itaate” yaslanmaktaydı; teknik askerlerin işlevselliğini sağlayan disiplin ise, ondan, makinelerin bilimsel, uzmanca bakım ve kullanımını talep eden bir disiplindir.

Disiplinin tarihsel süreç içerisindeki dönüşümleri savaş yönetiminin teknik düzeyleriyle uyuşum halindedir ve buna bağlı olarak askeri iş bölümünün derecesini de etkiler. Emir – itaat ilkesi içerisinde eni konu tespit edilmiş olsa da, emirlerin düzenlendikleri ve uzandıkları alanların kapsamları değişkenlik arz etmektedir. mutlakıyet döneminin ordularında hatlar halindeki savaş biçiminde, birliğin eş güdümlü hareket etmesini sağlayabilmek için, her bir el hareketinin ve her bir adımın komut üzerine gerçekleştirilmesi gerekiyordu. 19’uncu yüzyılda yaygınlaşan daha açık muharebe biçimlerine geçilmesinden  ve piyade birliklerinin büyük ordu kitlelerini oluşturmaktan çıktığı günlerden bu yana artık çok sayıda teknik uzman, savaşın çehresini belirlemektedir. Bu yeni dönemde emirleri görevin tanımıyla sınırlandırmak, emirlerin uygulanış tarzını ise emir uygulayanlara bırakmak zorunlu hale gelmiştir. Bunun için arkalarında elinde nişana hazır silahlı subayların bulunmadığı durumlarda da sadakatlerine ve savaşma isteklerine güvenilebilecek askerlere ihtiyaç vardır. Eski tip piyade teknolojilerinin ihtiyaç duyduğu mesleki beceri ve yetkinlikler ise ancak masraflı eğitim süreçleri sonrasında edinilebilinmektedir. Askeri disiplindeki bütünsellik, teknik özel disiplinlerin kapsamlı çeşitliliğinde kaybolmaktadır.

Disipline etme, direnişi kışkırtmaktadır. Askerle başkaldırmakta, kaçmakta, düşman saflarına geçmekte, sabotaj eylemleri düzenlemekte ya da emirleri yerine getirmeyi reddetmektedir; hastalanmakta veya hasta numarası yapmaktadır; kendilerini yaralamakta veya intihar etmektedir. İtaat üretimi bu yüzden daima aynı zamanda itaatsizliğin önlenmesi ve cezalandırılması girişimleri anlamına gelmektedir. 16’ncı ve 17’nci yüzyıllarda paralı askerlere ücretlerin ödenmemesi ve gıda ihtiyaçlarının bir şekilde giderilmemesi sorunu, disipline etme çabalarına bir sınır koyduysa da, 18’inci yüzyılın orduları, asker kaçaklığının önlenmesi için eksiksiz denetim ve bedensel şiddet cezaları ve mal varlığına el koymayı içeren bir yaptırım sistemi yerleştirmiştir. 1848 döneminden itibaren, “darbeci unsurları” denetim altında tutmak için, ordu, “topyekun kurum” halinde geliştirildi. Genel zorunlu askerlik hizmetinin yürürlüğe girmesiyle birlikte, askeri aygıt için potansiyel “bozucu ve başarısız” öğeleri, daha silahaltına alınmadan önce  tespit etmek ve ayıklamak giderek önlem kazanan bir önlem haline gelmiştir. 20’nci yüzyıla geçildikten sonra, “1’nci Dünya Savaşı” sırasında “savaş nevrotiklerine” karşı boşuna olduğu kadar gaddar bir mücadele veren askeri psikiyatristler, ayıklama uzmanı olarak görev yapmışlardı. Nasyonel sosyalist rejim, güvenilir olmayan unsurların ayıklanıp fiziksel olarak yok edilmesi derecesinde radikalleşmişti. Federal Almanya Cumhuriyeti ise savaş görevini reddetmenin meşrulaştırılması, orduya, isteksiz asker mükelleflerini ordudan uzak tutma ve bunları aynı zamanda sivil alanlardaki zorunlu hizmetlerde kullanma yolunu açan ve başarıyla uygulayan bir imkandır.

Disipline etme sosyal teknoloji özelliği taşır. Disipline etme söylemlerinde kullanılan benzetmeler, makinelerin alanından alınmıştır; itaat üretiminin yaygın, farklı biçimleri her bir dönemin özgün makine tiplerinde karşılıklarını bulmaktadır: Mutkaliyetçi çağın disiplin ideali mekanikti; askeri birlik, “beden makinelerinin” hareketleri, bir saat mekanizması kadar kesin ve hassas olmak durumundaydı ve askerlerin eğitilmesi, çarkların kenetlenmesini sağlamaya benzeyen bir sanattı. Napolyon tipi savaşlardan 2’nci Dünya Savaşı’na kadar enerjetik model hakimdi. Ordu ve ulusun mücadele potansiyelini artırmak için bir coşku ve heyecan kıvılcımı çakılıyor; böylece vatanseverlik ateşini körüklenip askerin yanıcı maddeye dönüştürmesi isteniyordu. İletişim çağının disiplini sibernetiktir; silah teknolojisi ile askeri birlik nasıl bir bütün olarak görülüyorsa, tek bir asker de karmaşık bir sistem olarak görülmektedir. Disiplin altına almak, başarı yeteneğini mükemmelleştirmek için değişik sistem öğelerini ve alt sistemleri birbiriyle uyumlu hale getirmek ve tek bir kumanda devresi altında toplamak anlamına gelmektedir.

Askeri eleştiri sadece, ordu organizasyonunun etkisizliğine karşı çıkmakla yetinmediği veya şiddetin skandallaştırılmasından; barış çağrıları yapmaktan öteye geçtiği yerde, askeri itaat üretiminin de eleştrisi olmuştur. Makine benzetmesi -vicdani setten ordu grevine kadar- savaş aygıtını durdurmayı ya da en azından frenlemeyi amaçlayan muhalif pratiğin modellerini de desteklemekteydi. İtaatkarlığın yıkılışını hala dişlilerin arasına kum kaçması metaforuyla ya da enerji krizi örneğiyle (Düşünün ki savaş çıktı ve kimse savaşa gitmiyor!) algılayan bir ordu eleştirisi, nesnelliğini çoktan yitirmiştir. Ordu eleştirisi yapılacaksa, bilgisayarı, hiçbir zaman bir netice elde etmeksizin kıyamete kadar en yüksek randımanda çalıştıracak bir bilgisayar virüsü, belki de daha çağdaş bir benzetme olurdu. [2] Disiplin, Ulrich Bröcling

Bu bölümde dünya düzeninin oluşturulması noktasında disiplin kavramının insanlığın dünü bugünü ve geleceğinde etkilerinin sorgulandığı bir kitaptan bahsetmeyi önemli buluyorum. H.G. Wells’in Zaman Makinesi’isimli eserinden esinlenerek 1920 de Yevgeni Zamyatin tarafından yazılan BİZ (Distopya romanlarının en eskisi kabul edilir, Orwel ve Huxley’i etkilemiş ve sırasıyla ünlü romanları; 1984 ve Cesur Yeni Dünya’yı yazmalarında önemli rol oynamıştır.) yazarın memleketi Rusya’da ancak 1988 de yayımlanabilmiştir. İki kitap da modern alışkanlıkların ileri bir halinin tasvir edildiği uzak gelecekte kurulmuştur. Biz 26. Yüzyılda geçer. Yalnızca ilk bilimkurgu kitaplarından biri değil, aynı zamanda distopik eserlerin ya da kabusvari gelecek tasvirlerinin ilk örneklerinden biridir. George Orwel tarafından kitabın konusun “MAKİNE, yani insanın düşüncesizce şişesinden çıkardığı cin” şeklinde ifade edilmesi Bröchling’in makine arasına kum kaçması metaforunun disiplin kavramının açıklanmasında literatürdeki algının ne şekilde olduğunun anlaşılmasında önem teşkil eder. BİZ’de Hayal gücünün cerrahi müdahaleyle ortadan kaldırılışını konu alan romanda temsil edilen vatandaşlar, “Tek Devletin” yönetimi altındaki cam bir kubbe içinde yaşıyor ve liderleri olan Velinimet ülkeyi halk adına yönetiyordur. Kubbenin dışındaki hayat, iki yüzyıl süren bir savaş sonucunda yaşanamaz hale gelmiştir. Bütün binalar camdandır ve Koruyucular isimli polis gücü onaylanmayan her türlü davranış için vatandaşları gözetlemektedir. Bireylerin ismi değil numaraları (daha doğrusu adresler,) vardır ve romanın ana karakteri, başlangıçta rejimi destekleyen D-503 de Zamyatin gibi bir mühendistir (uzay gemisi inşacısı). İnsan ruhunun irrasyonelliğini ve kaosu simgeleyen I-330 adındaki bir kadına vurulduktan sonra sıkı DİSİPLİN altındaki hayatına başka bir gözle bakmaya başlar. [3]Yavgeni Zamyatin, Biz  Biz çok ağır sembolik bir politik eser değildir, ancak Orwell’ın 1984’ü gibi, totaliterlik üzerine yazılmış okunabilir ve epey eğlenceli bir romandır. Kitabın Sovyet komünizmini de aştığını anlayan Orwell, Alan Myers’ın “Zamyatin Newcastle’da” isimli makalesinde alıntıladığı gibi “Zamyatin’in amacı spesifik bir ülkeden çok endüstriyel uygarlığın hedefleri hakkında genel bir inceleme yapmaktır” demiştir. [4]https://www.bilimkurgukulubu.com/edebiyat/yazarlar/her-devrin-muhalifi-yevgeni-zamyatin

İster ütopya ister distopya olsun disiplin kavramı sosyolojik açıdan insanlığın geçmiş ve gelecekte kaderini belirleyen en önemli unsurlardan biri olarak karşımıza çıkmaktadır. Zira disiplin kavramına gereken önemi veren ulusların geldikleri noktalar son derece açıktır. Öyleyse gerek bireysel bazda gerekse ulusal olarak yapılması gereken bu önemli kavramı anlamak, algılamak ve hayatın kurgulanmasında ona gereken önemi vererek doğru biçimde kullanılmasını sağlamaktır. Çünkü:

“Hayatın her safhasında olduğu gibi, özellikle öğretim hayatında da disiplin başarının esasıdır.”K.Atatürk [5]http://www.arabuloku.com/ataturkun-kisilik-ozellikleriyle-ilgili-sozleri.html

About The Author

References

References
1 http://sosyolojisi.com/disiplin-nedir-disiplin-anlami-ve-hakkinda-bilgi/14556.html
2 Disiplin, Ulrich Bröcling
3 Yavgeni Zamyatin, Biz
4 https://www.bilimkurgukulubu.com/edebiyat/yazarlar/her-devrin-muhalifi-yevgeni-zamyatin
5 http://www.arabuloku.com/ataturkun-kisilik-ozellikleriyle-ilgili-sozleri.html

Bir yanıt yazın

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.